27 Eylül 2010 Pazartesi

daracık bir masa, uzun bacaklar

benim yazarla gecenin en kalabalık yerinde buluştuk. daha önceden beni arayıp haber vermişti. yemekten sonra görüşebilir miyiz? çok ince bir soru sormuştu. zaten kendisi çok zarif bir yazardır. önceden sözleştiği bir yemek olduğunu da ekledi. yani aslında benim de katılmamı çok isterdi sanırım. böyle, dedi.
gecenin en kalabalık yerinde, daracık bir sokağa, sokağın da neredeyse tam ortasına oturduk. bir sürü insan gelip geçmekte idi. bir sürü insan birbirine ve bizim masamıza sürünerek geçmekte ısrar ediyordu.
yazar, bu sokağı, kalabalığı çok sevdiğini söyledi. orada öylece, daracık bir masada uzun bacaklarımı nereye sokuştaracağımı bilemeden onu öylece dinliyordum. kafası güzeldi. akşamın inen ilk saaatlerinden beri içiyordu belli.
neden bu kadar içtiğini düşündüm. "neden bu kadar içiyorsun be kuzum?" diyesim geldi. ama bacaklarım o kadar rahatsızdı ki bunun yerinde "haydi buradan kalkalım" dedim. başka lanet bir yere gitmek daha iyi olacaktı.
yazarım sızlanmadı. " tamam" dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder